بسم الله الرحمن الرحيم
Zatının celaline, saltanatının azametine layık hamd ile Rabbimize hamd ediyoruz.
Salat ve selam; O’nun kutlu elçisi Hz. Muhammed’e (sallallahu aleyhi vesellem), ehl-i beytine, ashabına ve kıyamete kadar onları takip eden mü’minlerin üzerine olsun.
Özelde İslam coğrafyasının genelde tüm dünyanın; sıkıntılar, buhranlar ve hastalıklar ile uğraştığı bir zaman diliminde Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi vesellem) hayata dair ortaya koyduğu ilahi ölçünün pratikliğini en derinlerimize kadar yokluğunu hissediyoruz.
“Resulüm! Bütün insanlara ilan et: “Ey insanlar! Şüphesiz ben Allah’ın, hepinize gönderilmiş peygamberiyim. O Allah ki göklerin ve yerin mülkiyeti ve hâkimiyeti O’nundur. O’ndan başka ilâh yoktur; hayat verir ve öldürür. O halde Allah’a iman edin; Allah’a ve O’nun bütün sözlerine, kitaplarına inanan o Ümmî Peygamber’e de iman edip ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” (Araf 158) ilahi buyruğu, insanlığın ve İslam ümmetinin yegâne kurtuluşunun Resulullah’ın (sallallahu aleyhi vesellem) pak önderliği ve mukaddes sîreti olduğunu ilan ediyor.
Sosyal hayatın her alanında her daim sîretine, sünnetine ve rehberliğine muhtaç olduğumuz tek önder Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) dir. Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de dünya hayatında kurtuluşu ve ahirette salih bir kul olabilmeyi ancak Resulullah’a ittiba ile mümkün olduğunu beyan etmektedir.
(Resulüm) De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Âl-i İmran- 31) ilahi fermanı; Allah’ı sevmeyi Resulullah’a tâbi olma şartına bağlamış, O’na bağlanmayı günahlarımızın bağışlanmasına vesile kılmıştır.
“Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler, siz de O’na salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin!” (Ahzab-56) ayetiyle Allah; müminleri Resulullah’ı (sallallahu aleyhi vesellem) anmaya, O’nun ismini zikretmeye davet etmektedir. Zira Kur’an “Biz senin şanını yüceltmedik mi?” (İnşirah-4) ayetiyle asırlar öncesinden Resulullah’ın (sallallahu aleyhi vesellem) şanının yüceliğine ve hayata getirdiği ilâhi ölçüyle yolunun hayatîyetine işaret etmektedir.
“Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salâvat okuyandır.” (Tirmizi) hadis-i şerifinden, Efendimize yakınlaşmanın bir yolunun da O’na salavat getirmek olduğu görülmektedir.
Bu vesileyle hem dünyamız hem de ahiretimiz için Resulullah’ın (sallallahu aleyhi vesellem) rehberliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde tüm Müslümanları hayatın her alanında Efendimizin sünnet-i seniyyesini daima yaşamaya, yaşatmaya vesile olacak salavat-ı şerif seferberliğine davet ediyoruz.
Mart ve Nisan aylarında salavat-ı şeriflere ağırlık vermekle beraber, hayat boyu devam edecek bu seferberliğe kadın-erkek, yediden yetmişe tüm Peygamber Sevdalısı kardeşlerimizi, Hz. Peygambere olan muhabbetlerini, bağlılıklarını; gönülleri ve dilleriyle ilan edip zaman ve mekân sınırlaması olmadan Salavat Seferberliğine davet ediyoruz. 28.02.2022
PEYGAMBER SEVDALILARI VAKFI