بسم الله الرحمن الرحيم
Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah’a (celle celâluhu) mahsustur. Salat ve selam; hidayet ve rahmet peygamberi olan Hz. Muhammed’in (aleyhissalâtu vesselâm) ashabının ve kıyamete kadar onun yolunu sürdürenlerin üzerine olsun.
“Allah onlara ‘Yeryüzünde kaç yıl kaldınız’ der.
Onlar, ‘Bir gün ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap tutanlara sor.’ derler.
Allah, şöyle der: ‘Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız.” (Mü’minun suresi 112-114)
“Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz! Bu yakınlaşma öyle olur ki bir yıl, bir ay gibi; bir ay, bir hafta gibi; bir hafta, bir gün gibi; bir gün de bir saat gibi, saat de saman alevi gibi veya kibritin tutuşup hemen sönmesi gibi (kısa) olur.” (Tirmizî, Zühd, 24/2332)
“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa o da onlardandır.” (Ebû Dâvud, Libâs, 4/4031)
Allah’ın insanlara bahşettiği büyük nimetlerden biri de zaman mefhumudur. Zaman, günümüzde su gibi akıp gitmektedir. Kimileri bu zamanı, en verimli (hayırlı) şekilde kullanırken kimileri de bu nimeti ziyan etmektedir.
Ömür sermayemizden bir yıl daha geçti. Müslümanlar, zamanı en verimli bir şekilde kullanmalıdır. Zira ömrümüzden eksilen bir yılın telafisi olmayacaktır. Bu nedenle ömürden geçen bir yılın muhasebesi iyi yapılmalı, yanlış ve eksiklerimizden dolayı tövbe etmeli, yeni yılın mü’mince bir hayatın başlangıcı olmasına azami hassasiyet göstermeliyiz. Bu karanlık asırda, ancak inancımızın rehberliğinde yürüdüğümüz takdirde doğru yolu bulmuş olacağız. Bizi kurtuluşa götürecek yol; tövbemiz, istiğfarımız ve asla ihmal etmediğimiz ibadetlerimiz olacaktır.
Küfür cephesinin, dört bir koldan İslam beldelerini işgal ve soykırıma tabi tuttuğu bu son zamanlar; bizim birliğe, kardeşliğe, inancımıza daha fazla sarılmamız gerektiğini ortaya koymaktadır. Gazzeli Müslüman kardeşlerimiz başta olmak üzere dünyanın dört bir tarafında, insanlık krizlerinin had safhada olduğu, çocukların açlık ve ilaçsızlıktan öldüğü ve evlerin yakılıp yıkıldığı bir süreçte yapıp ettiklerimize daha fazla dikkat etmemiz gerekir.
İnanç değerlerimizin, kültürel mirasımızın, örf ve adetlerimizin bilinçli bir şekilde hedefe konulduğu ve yok edilmesi için hemen her yola başvurulduğu bu sapkın asırda; “yılbaşı” adı altında bu topluma dayatılan ifsatların, çirkinliklerin, kumarların ve her türlü haramın karşısında bilinçli bir mümin olarak durmamız gerekir. Bu ifsat edici projelerin direkt olarak inancımızı hedef aldıklarını ve sistematik saldırının birer parçaları olduklarını net olarak görmemiz gerekir.
Hristiyan âdeti olan yılbaşının kültürümüzün bir parçasıymış gibi ülkenin hemen her köşesine varıncaya kadar kutlanmasının teşvik edilmesi ve yazılı-görsel, basın-medya başta olmak üzere birçok koldan arsızca dayatılması, kabul edilemez bir gaflettir. Bu gafletin sürdürülmesine alet olan her kimse, tövbe etmeli, bu yanlışından dönmeli ve ölüm yakasına yapışmadan önce bu çirkin gaflet uykusundan uyanmalıdır.
Müslümanların, helal dairesinde kalarak eğlenmeleri, yemeleri ve içmeleri mümkündür. Helal dairesindeki bir hayat yeterli ve güzeldir. Bu hayatı haramlarla, günahlarla ve fıtrat dışı iğrençliklerle kirletmeye gerek yoktur. Hele Hz. İsa’nın (as) sözde doğumu üzerinden bu haramlara ve iğrençliklere alet olmak ise hiçbir Müslümana yakışmaz. Gayretli bütün Müslümanların bu ifsat edici projeleri görmeleri ve bundan olabildiğince uzak durmaları gerekir.
İslam ümmeti olarak kahredici, hüzün verici, acı dolu bir yılı geride bıraktık. Geçen yıl; İslam ümmeti için işgallerle, zulümlerle, istilalarla ve katliamlarla dolu geçti. İslam âleminin uğradığı zulümler ve bu zulümler karşısında Müslümanların dağınıklığı; Müslümanların boynuna büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Gazze ve diğer İslam topraklarındaki kıyımlar ve işgaller; Müslümanların varlığını, geleceğini, özgürlüğünü, can ve mal emniyetini tehdit etmektedir.
İslam ümmeti; izzet ve onurunu korumak ve söz konusu tehlikelerden kurtulması için bir an önce harekete geçmelidir. Müslümanlar toparlanmalı, aralarındaki ihtilafları bertaraf edip vahdet içinde hareket etmelidir. İslam ve ümmet düşmanlarına karşı güç birliği yapılmalı, İslam’a dört elle sarılmalı, kurtuluşun İslam’a bağlılıkta olduğu bilinciyle hareket edilmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle Müslümanların; zamanın kıymetini idrak etmelerini ve eninde sonunda tükenen bu zaman nimetini en verimli (hayırlı) şekilde kullanmalarını dileriz. Yeni miladi yılın İslam alemine hayırlara vesile olmasını diler, özgür Kudüs’te bir an önce buluşmayı Rabbimizden niyaz ederiz.
PEYGAMBER SEVDALILARI VAKFI