بسم الله الرحمن الرحيم
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a (celle celâluha) mahsustur. Salât ve selam; O’nun kulu ve elçisi olan Kurtuluş Rehberimiz Hz. Muhammed’e (aleyhissalatu vesselama), ehl-i beytine ve ashâbına olsun.
1) Kur’an ve Sünnet’in Pusulası; Kurtuluş Rehberimiz Hz. Muhammed’dir. (aleyhissalatu vesselam)
Eskiyen çağların, yorgun zamanların, şartlara yenik düşen ihtiyaçların aksine yegâne kurtuluş yolu; Kur’an ve Sünnetin kuşatıcılığına sığınmaktır. Kuran ve Sünnet; sabitkadem duruşuyla, çağları aşan mesajıyla, her anın ve zamanın ihtiyaçlarına verdiği cevaplar ile evrensel bir mesajdır. Zaman yaşlandıkça gençleşerek devirleri aşan bu mesaj; yüce İslam dininin kutsalı ve dokunulmaz çizgisidir. Bununla birlikte Kur’an-ı Kerim, iman ve ibadet esasları, peygamberler, kutsal mescidler (Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa) bu kutsallığın birer parçasıdır. Bu kutsiyete yönelik küstahça düzenlenen sözlü ve fiili saldırılar; kabul edilemez hezeyanlardır. Ağızlarıyla Allah’ın (celle celâluhun) nurunu söndürmeye çalışanlar, dün olduğu gibi bugün de tarihin karanlık sayfalarında kaybolmaya mahkûmdurlar. İzzet ve şeref sahibi olanlar ise ancak Allah ve Resulü’dür.
2) Güzel Ahlakın Numûnesi; Kurtuluş Rehberimiz Hz. Muhammed’dir. (aleyhissalatu vesselam)
Sevgi, saygı, muhabbet ve güzel ahlak; toplumları bir arada tutan samimi unsurlardır. Gönülleri birlikte çarpan kardeşlerin oluşturduğu birliktelikler, hiçbir orduya yenilmezler. Toplumsal ve manevi hastalıklara müptela bir asrın tedavisi, güzel ahlak ile mümkündür. Aziz İslam’ın kardeşlik medeniyeti; birbirini öldüren insanlardan, birbiri için ölen insanlar çıkarmıştır. “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin” (Hucurat Suresi-10) ilahi mesajı, müminlerin genel parolasıdır. Bu hakikate yakışan en uygun emsal; Asr-ı Saâdet örnekliğidir. Küfrün ve şirkin merkezinden seçkin insanlar çıkaran Hz. Peygamber; Müslümanların tek önderi ve eşsiz rehberidir.
3) Vahdet ve Uhuvvetin Yol Göstericisi; Kurtuluş Rehberimiz Hz. Muhammed’dir. (aleyhissalatu vesselam)
Uzak diyarlarda, isimleri bilinmeyen, kendileriyle muhabbet edilmeyen ve hikâyesi bilinmeyen nice kardeşlerimiz vardır. Farklı renklerde ve farklı dillerde olsalar da onlar tek bir ümmetin fertleridirler. Aralarına mesafeler konulan, bölgelere ayrılan, kardeşliklerine sınırlar çizilen, kirli oyunlarla kardeşlikleri bozulan tüm mazlumlar; İslam coğrafyasının birer mazlum evlatlarıdırlar. Bu mahrumiyet bizlere; Filistin’de sergilenen mazlumiyeti, Arakan’da akan kanı, Doğu Türkistan’ın çığlığını, Suriyeli mazlumların çaresizliğini, Bangledeş’in fakirliğini, Yemen’in açlığını anlatır. Müslümanların bölük pörçük oluşu zalime cesaret vermektedir. Müslümanlar, tüm farklılıklarına rağmen bir olmaya her zamankinden daha çok muhtaçtırlar. Hadis-i şerifte belirtildiği gibi “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz!” (Buhârî, Edeb, 62)
4) Sulh ve Selametin Esası; Kurtuluş Rehberimiz Hz. Muhammed’dir. (aleyhissalatu vesselam)
Bütün dünyada sulh ve selametin yolu, tüm coğrafyaların hak ve hukukuna riayet etmekle mümkündür. Dünya üzerindeki bütün coğrafyalarda kan ve gözyaşının müsebbibi; işgalci emperyalist terör devletleridir. Ulusal çıkarları uğruna dünyayı ateşe veren bu şer odaklarından asla hayır ve menfaat beklenilmemelidir. Yaktıkları ateş; kendi ülkelerine ve halklarına da zarar vermektedir. Mazlum coğrafyalarda yakılan bu ateş; emperyalist ülkelerde cinnet ve kaosu arzulayan katiller, sevgisiz ve duygusuz bireyler, sadist ruhlu canavarların yetişmesine zemin hazırlamaktadır. Hz. Peygamber’in (aleyhissalatu vesselam) insanlığa sunduğu kurtuluş reçetesi ise tüm dünyada sulhun teminatıdır.
5) Nimet ve Kudretin Bereketli Reçetesi; Kurtuluş Rehberimiz Hz. Muhammed’dir. (aleyhissalatu vesselam)
Uluslararası küresel sermayenin haksız kazançları ve israf kültürünün sonuçları ciddi bir ekonomik kriz doğurmuştur. Tüm dünyayı etkisi altına alan bu ekonomik kriz daha çok mazlum, mağdur ve mahrum coğrafyaları etkilemektedir. Bir ekmeğe muhtaç olan kardeşlerimizin yardımına koşmak İslamî ve insanî sorumluluğumuzdur. “Size ne oluyor da Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Hâlbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır…” (Hadîd Suresi-10) Her iki cihanda da asıl mutluluğun yolu; bencilce ve sınırsızca bir harcamada saklı değildir. Fani dünyada mutlu olmanın formülü; sadece Allah’ın (celle celâluhu) rızası için paylaşabilmenin hazzına varabilmektir.
6) Huzur ve Saadetin Menbaı; Kurtuluş Rehberimiz Hz. Muhammed’dir. (aleyhissalatu vesselam)
Dünya hayatının en güzel süsü olan evlatlarımız ve kendilerinde huzur bulduğumuz eşlerimiz; sağlıklı bir toplumun geleceği ve teminatıdır. Toplumun maddi ve manevi inşası; dinamik ve diri nesillerin eliyle mümkündür. Salih evlatlar birer sadaka-i cariye hükmündedir. Onlar, güzel amellerin defterini kapatmayan hayırlı sadakalar gibidirler. Topluma ahlaksızlığı aşılayan ifsat yöntemlerine karşı uyanık olunmalıdır. Aile hayatındaki huzursuzlukların ve boşanmalarda görülen artışın sebebi, gayrimeşru ahlaksız ilişkilerdir. Fertlerin ve toplumların iki cihandaki saadeti; ailelerine İslamî bir terbiye vermek ve ailelerini gayrı ahlakî ilişkilerden muhafaza etmekle mümkündür. Bu mücadelede her bir Müslümana sorumluluklar düşmektedir.
7) Güven ve İstikametin İhyâsı İçin En Güzel Örnek; Kurtuluş Rehberimiz Hz. Muhammed’dir. (aleyhissalatu vesselam)
Bir toplumda güven ortamının tesis edilmesi, tüm bireylerin faydasınadır. Emniyet ortamının zedelendiği toplumlarda güven ortamının yerini huzursuzluk ve güvensizlik alır. İslam hukukunda korunması gereken beş temel esas vardır. Bunlar; can, din, akıl, mal ve nesildir. “Zarurat-ı Diniyye” veya “Zarurat-ı Hamse” denilen bu beş temel ilkenin korunması hem bireyin hem de toplumun/devletin sorumluluğundadır. İnsanların birbirlerinin haklarına saygılı olmadığı toplumlarda suç ve suçlular artmaktadır. Üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle; “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahıyla cihad edeceğiz.” sözü, toplumun eğitilmesine yönelik güzel tespitlerdir. Hz. Peygamber’in insan yetiştirmede kullandığı eğitim metotları, bizim için takip edilmesi gereken en güzel ve en ideal yöntemdir.
8) Sıhhat ve Afiyetin şifası; Kurtuluş Rehberimiz Hz. Muhammed’dir. (aleyhissalatu vesselam)
İslam’ın hayat sunan temel prensiplerinde, tüm maddi ve manevi hastalıkların şifası mevcuttur. Hayatın birçok alanına hükmeden internetin toplumda oluşturduğu büyük tahribatlardan biri de teknoloji bağımlılığı ve sanal oyunlardır. Toplumda gittikçe artan depresif belirtiler, saldırganlık, cinnet, kaos hali; internet ve teknolojiye olan bağımlılığın en önemli göstergeleridir. Maddi imkânların artmasıyla birlikte birçok eve bilgisayarın girmesi, sınırsız internet paketleri, akıllı cep telefonları vb. unsurlar; her geçen gün internet bağımlılığını artırmaktadır. Bağımlılıktan kurtulmanın yolu; sağlam bir nebevî eğitimden geçmektedir. Geleceğimizi tehlikeye atan teknoloji bağımlılık hastalığına karşı nebevî eğitimle seferberlik ilan edilmelidir.
PEYGAMBER SEVDALILARI VAKFI