“BİZ SENİ ANCAK ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERDİK.” (Enbiya 107)
``O'nu Örnek Almadıkça İnsanlık Huzur Bulamaz``

2017 Yılı Mesajımız

بسم الله الرحمن الرحيم

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur, Salat ve selam O’nun kulu ve elçisi olan Hz. Muhammed’e, âl ve ashabına olsun.

 1) Hak ve Adalet; tüm sorun ve sıkıntıların çözümünde, Kur’an ve Sünnetin hakemliğine gitmektir.

Kur’an ve Sünnetin hâkim ve hakem olmadığı yerde, hak ve adaletten söz edilemez. Kur’an’a ve sünnete hizmet etmek bizzat, hak ve adalete hizmet etmektir.

Kur’an ve Sünnete dayanmayan hak taleplerinin neticesi haksızlık ve zulmün aktörlerini değiştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Müslümanlar, ancak Resulullah aleyhissalatu vesselamın Sünnet–i Seniyyesine sahip çıkmakla istikamet bulurlar.

İslam ümmetinin birbirlerini bırakıp kâfir ve zalimlerden, hak ve adalet beklentisi zillettir.

2) Hak ve Adalet; dağınıklık ve parçalanmışlıktan kurtulup Vahdeti sağlamaktır.

İçinde bulunduğumuz parçalanmışlık ve bölünmüşlüğün temel sebebi, Müslümanlar arasındaki ihtilaflardır. İhtilafın çaresi; hiçbir ırk, mezhep ve meşrep farkı gözetilmeden tüm Müslümanların vahdeti sağlamalarıdır.

Ümmetin her parçası bir diğerine hak ve adalet temelinde yaklaşmalı, küfür ve zulme karşı “çelikten bir duvar gibi” yekvücut olmalı; adaleti ikame etmek için saflarını sıklaştırmalıdır.

3–Hak ve Adalet; ihtilaf ve çatışmaların bitirilmesi için küfür ve tuğyanın temsilcilerine umut bağlamak yerine Allah’ın ipine topyekûn sarılmaktır.

Kur’an-ı Kerim’de ümmet içerisinde oluşabilecek ihtilaf ve çatışmanın çözümü açık bir şekilde verilmiştir. Müslümanlar kendi sorunlarının çözümünü küfür ve tuğyanın öncülerine havale edemez. Kâfirler sorunlarımızı çözmek yerine ihtilaf ve çatışmayı daha da derinleştirir.

4) Hak ve Adalet; çatışma, katliam ve yıkımların enkazından, sulha sığınmaktır.

Müslümanlar arasında silahın ve çatışmanın olduğu bir zeminde sulh ve barıştan söz edilemez. “Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin…” (Hucurat 9) ilahi mesajı düstur olmalıdır.

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın hak ve adalet yolunun ihyası, İslam âlemiyle birlikte bütün dünyanın sulh ve selamet içinde olması için tek yoldur. Hak ve adalet; Dünyanın sulh ve selameti için, Hz. Muhammed Mustafa’nın kutlu mesajına yönelmektir.

5) Hak ve Adalet; yalan, iftira ve çarpıtmaların şerrinden, Adil Şahitliğin ikamesine koşmaktır.

Yalan, iftira ve yanlış haberler; Müslümanlar arasındaki çatışma ve şiddetin önemli sebeplerindendir. Müslümanlar arasında fitne çıkarma amaçlı haberlere asla itibar edilmemelidir.

Bir kavme olan düşmanlık asla adaletsizliğe sevk etmemeli, hakkı ayakta tutup adil şahitler olunmalıdır.

6) Hak ve Adalet; kin, nefret ve düşmanlıktan, İslam kardeşliğine sarılmaktır.

Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez. Hiçbir anlaşma ve maslahat; zalimleri ve İslam düşmanlarını Müslüman kardeşine tercih etme hakkını vermez. Bu; Müslüman bireylerin, İslami camiaların ve Müslüman ülkelerin dikkat etmesi gereken zorunlu bir ilkedir. Ensar ve Muhacirin kardeşliği Müslümanlar için en güzel örnektir.

7) Hak ve Adalet; aldatma, oyalama ve kandırmanın güvensizliğinden, Ahde Vefanın ve Doğruluğun güvenli limanına ulaşmaktır.

Sorunların çözümünde ve temel hakların verilmesinde şeffaf olunmalı, asla oyalama ve aldatma yoluna gidilmemelidir. Sorunların çözümü siyasi kazanımlara feda edilmemeli, temel hak ve hürriyetler hiçbir surette pazarlık konusu yapılmamalıdır. Sözüne sadık, emanete sahip çıkmada “Emin” olunmalıdır.

8) Hak ve Adalet; yoksulluk, açlık ve fakirliğin tükenmişliğinden, Dayanışma ve Yardımlaşma ruhunu canlandırmaktır.

Sosyal adaletin tesisi ve fakirlikle mücadelenin en güzel vasıtaları olan zekât ve infak, kâmil manada Müslümanların arasına yerleştirilmelidir. Müslümanlar, ihtiyaçlarını karşılamada kardeşini nefsine tercih etmelidir.

İslam Ümmeti dayanışma içinde oldukça toplumlar ve fertler hak ve adalet içinde yaşamıştır.

9) Hak ve Adalet; cehalet ve bilgisizliğin karanlığından, İlim ve hikmetin aydınlığına varmaktır.

Müslümanlar arasındaki husumetlerin ve ötekileştirmenin temelinde cehalet yatmaktadır. Buna karşı ilim, irfan ve hikmetle mücadele edilmelidir.

İlim ve hikmet; Mü’minin yitirilmiş malı olarak aranmalı ve beşikten mezara kadar bu uğurda mücadele edilmelidir.

10) Hak ve Adalet; beşeri sistemlerin köleliğinden kurtulup, Allah’a hakkıyla kul olmaktır.

PEYGAMBER SEVDALILARI VAKFI