Bizleri, mübarek Ramazan Ayı’na tekrar kavuşturan Âlemlerin Rabbi olan Allah’a (celle celaluhu) hamd olsun. Salat ve selam; biz mü’minlerin yegâne rehberi ve en güzel örneği olan Hz. Muhammed’in (sallallahu aleyhi vesellem) üzerine olsun. O’nun değerli ehline, ashabına, kıyamete dek O’na tabi olan salihlere ve şehidlere selam olsun.

“Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz”(Bakara:183)

“Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek…” (Buharı Savm4; Müslim, Sıyam 166)

Özelde biz mü’minler ve genel olarak tüm insanlık için büyük bir arınma ve kurtuluş mevsimi olan Ramazan Ayı’na bir kez daha kavuşmanın sevinci içerisindeyiz. Yeryüzünün birçok coğrafyasında özellikle de Filistin’de (Gazze) büyük bir zulüm ve soykırıma maruz kalan mazlum kardeşlerimizin; katledilen masum bebelerin, dünyanın gözleri önünde vahşice şehid edilen Müslüman evlatların, açlıktan Cennete uçan yavrularımızın ciğer dağlayan çığlıklarının olduğu bir atmosferde, buruk bir sevinçle Ramazan ayını karşılıyoruz.

Bu mübarek ayı kendimiz ve ehlimizin İslâmî kimliğimizin sağlamlaşması, toplumumuzun İslâmî bir renge bürünmesi ve bu vesileyle Gazze başta olmak üzere diğer coğrafyalardaki mazlum kardeşlerimizin zulüm altından kurtarılması için çok iyi bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz.

Bu mübarek ayda her kim Ramazan Ayı’nın faziletine inanarak ve karşılığını Allah`tan bekleyerek, Ramazan`ı ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır. Öyleyse idraki içinde bulunduğumuz Ramazan Ayı’nın kıymetini hakkıyla bilmeli; bu mübarek ayı maddi ve manevi hayır işlemek için büyük bir fırsat olarak görmeli, daha fazla sevap işlemeli ve günahlardan sakınmalıyız.

Bir Kur’an ayı olan Ramazan’da karşılıklı okuma olan ‘Mukabele’ sünnetini idrak ederek camilerde, Kur’an Kurslarında ya da en azından evlerimizde bu sünneti yaşayalım, yaşatalım. Kur’an-ı Kerim’in indiği gece olan Kadir Gecesi’nin sevabına erişmek için gecelerimizi ihya edelim. Sahur vakitlerini fırsat bilerek ‘Teheccüd’ namazı alışkanlığını kazanmaya çalışalım. Kendimiz, ehlimiz ve tüm İslâm Âleminin kurtuluşu için secdelerimizde dualarımızla Rabbimize içtenlikle yakaralım.

İftarın bereketinden istifade etmek adına kimsesiz garibanları, dost ve akrabalarımızı sofralarımıza davet edelim. Davet edildiğimiz iftarlara icabet ederek kardeşliğimizi pekiştirelim. Orucun, nefsi terbiye etmek olduğunu unutmayalım. İftar yemeklerinde israfa ve şatafata neden olacak görüntülerden kaçınalım. ‘Teravih Namazı’ sünnetini kaçırmamalı, camide cemaatle kılarak kendimiz ihya olduğumuz gibi cemaatimiz ve camimizin de ihya olmasına katkıda bulunalım.

Müslümanlar arasında dayanışma ve kardeşliğin nişanesi olan ‘Zekât, Fıtır ve Sadaka’ gibi hayırlardan nasibimizi artıralım. Zira bu ayda yapılacak hayırların kaç kat artacağını ancak Rabbimiz bilir.

Bu duygu ve düşüncelerle dünyanın dört bir tarafında ve özellikle Filistin’de(Gazze) zulüm ve esaret altında olan tüm mazlum kardeşlerimiz için zulümden çıkış ve büyük bir zafere vesile olması dileğiyle Ramazan-ı Şerif`i tebrik ediyoruz.

     Peygamber Sevdalıları Vakfı