بسم الله الرحمن الرحيم
Hamd, alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’a mahsustur. Salat ve selam; alemlere rahmet, efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’nın, pak ashabının ve kıyamete kadar bu kutlu yolu sürdürecek olan Müslümanların üzerine olsun.
“Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe-18)
“Beldelerde (şehirlerde) Allah’ın en çok sevdiği yerler mescidlerdir.” (Müslim, Mesâcid, 288)
Camilerimiz, mescitlerimiz Peygamber Efendimizden bu yana Müslümanların, mü’minlerin bir araya geldikleri, buluşup sorun ve taleplerini konuştukları, dillendirdikleri manevi merkezlerdir. Müslümanların kardeşliklerini pekiştirdikleri, ilim tahsil ettikleri, manevi hastalıklara karşı birer kalkan ve zırh olarak kullandıkları hayati mekanlardır.
Batılılaşma musibetinden sonra ne yazık ki Müslümanlar camilerin hayati rolünü unuttular. Gençlik camilere, mescitlere yabancılaştı. Camiler Müslüman halkın ilgi odağı olmaktan çıktı. Halbuki asırlarca camiler ve mescitler İslam medeniyetinin sembolleri olageldiler. Müslümanlar bir şehir veya yerleşim yeri kurdukları zaman hemen o yerleşim yerinin ortasında bir cami inşa eder ve kültürel, siyasi, ilmi faaliyetlerini oradan sürdürürlerdi. Müslümanların hayatı cami merkezliydi.
Müslümanları birleştirecek, bir araya getirecek, kardeşlik bağlarını güçlendirecek, İslam düşmanı güçler karşısında koruyacak, genç nesilleri ihya edecek bir cami ve mescitlere dönüş süreci başlatılmalıdır. Müslümanların geleceği, aydınlık yarınlara kavuşma hedefi, genç nesillerin tekrar dinleriyle, yaratıcılarıyla buluşma imkânı ancak mescitlerimizi, camilerimizi canlandırmakla mümkün olabilecektir.
Camilerimiz hayat bahşeden mekanlara dönüşmelidir. Peygamber Efendimizin, Ashab-ı Kiramın, dünyaya medeniyet ve bilim götüren Müslüman bilgin ve büyüklerin dönemlerindeki gibi camilerimiz tekrar Müslümanların kültürel mekanlarına dönüşmeli, bilgi ve ahlak bahşeden medreseler, kültür ve maneviyat yuvaları işlevini görmelidirler.
Mabetlerimizden uzak düştüğümüz için mabetlerimiz, mescitlerimiz, en kutsal mekanlarımız düşmanlarımızın saldırıları karşısında sahipsiz ve korumasız kalmış, birçok mescidimiz düşmanın saldırılarıyla yıkılmış, harabeye dönmüştür. En mukaddes mekanlarımızdan biri olan, ilk kıblemiz, ikinci kutsal mescidimiz Mescid-i Aksa ümmetin bu duyarsızlık ve sahipsizliği karşısında bir asra yakındır Allah’ın en büyük düşmanları, vahşi Siyonist çetelerin esareti altındadır ve her gün saldırıya uğramakta, kirli postallar tarafından kutsiyeti çiğnenmektedir. İslam ümmetinin onur ve izzetinin sembolü olan Mescid-i Aksa Siyonistlerin elleriyle yıkılma tehlikesi yaşamaktadır.
Biz Müslümanlar silkinmeli, toparlanmalı, başta Mescid-i Aksa olmak üzere mabetlerimize, camilerimize sahip çıkmalıyız. Bu konuda en büyük sorumluluk din görevlilerine, imamlarımıza, âlimlerimize düşmektedir. Din görevlilerimiz camilerin önemi hakkında başta gençler olmak üzere toplumu bilgilendirmeli, bilinçlendirmeli, bir duyarlılık seferberliği başlatmalıdırlar. Din görevlileri halkı, genç nesilleri camilerle buluşturmak, camileri gerçek misyonlarıyla canlandırmak ve cami merkezli bir hayat inşa etmek için ellerinden geleni yapmalıdırlar.
Bu vesileyle Cami ve mescitlerimizin toplumun ve insanlığın daha çok faydasına kullanılması için çaba gösterecek olan Din ve camii görevlerimize başarılar diliyor; en güzel ve kalbi duygularla Camiler ve Din Görevlileri Haftasını tebrik ediyor, nice hayırlı hizmetlerinin olmasını yüce Allah’tan diliyoruz.
PEYGAMBER SEVDALILARI VAKFI